Kan iftirası

Kan iftirası veya kan suçlaması,[1][2] dini azınlıkların (çoğunlukla Yahudiler) çocukların kanlarını dini ayinlerde ve bayramlarda kullandıkları[1][2][3] yönündeki iftira ve suçlamalardır.[4][5][6] Kan iftirası -kuyu zehirlemek ve ekmek pisletmek iddialarıyla birlikte- Avrupa'da Yahudilere karşı yapılan zulümlere neden oldu.[5]

Bu iftiraya göre Yahudilerin Pesah bayramında matsa yapabilmeleri için insan kanına ihtiyaçları varmış ve Hristiyan çocukların kanını tercih ederlermiş. Sebebi bilinmeyen çocuk ölümlerinden Yahudiler kan iftirasından dolayı sorumlu tutulurdu. Bazen de kurban edildiği iddia edilen kişiler şehit mertebesine konup onun adına kültler oluşturuldu. Hatta bazen de bu kişiler azizleştirildi.

Yahudi folklorüne göre kan iftiraları 16. yüzyılda Rabbi Judah Loew ben Bezalel'in Prag Golem'ini yaratmasının arkasındaki itici güçtür. Çoğu papa kan suçlamalarını direkt veya dolaylı olarak kınamış ve onaylamamıştır.[7] Bu iftiralar bazı Hristiyan gruplar tarafından halen kullanılmaktadır.

İddia edilen dini cinayetlerin tanımı değiştir

Genel olarak kan iftirasının hikâyesi şöyledir:

Bir çocuk (genelde ergenlik çağına varmamış bir erkek çocuk) kaçırılır veya bazen satın alınıp bir yerde gizlenir. Çocuğun gizlendiği yer Yahudi cemaatinin önde gelenlerinden birinin evi, sinagog vs'dir. Çocuk burada ölüm gününe kadar saklanır. Uzak ve yakın diyarlardan törene katılacaklar gelir, işkence ve idam aletleri hazırlanır.
Kurban zamanı (genelde gece), kalabalık, infaz alanına gelir (bazen bu yer sinagogdur) ve göstermelik mahkemede yargılanır. Çıplak ve bağlı çocuk (bazen ağzı da bağlanır) hakim önüne çıkarılır. En nihayetinde ölümle cezalandırılır. "Mahkeme" sırasında çeşitli işkenceler yapılır, adı geçen işkence aletleri Engizisyonlarda kullanılmıştır. İşkence çeşitleri, kötürüm etme (erkeklik uzvunun kesilmesi dâhil), iğnelerle vücudu delme, yumruk ve tokat atma, elleri arkadan bağlayıp el bileklerinden tavana asma ve kırbaçlamadır.
Sonunda dikenli dallardan yarı baygın çocuğun kafasına taç yapılır ve bağlanır veya çarmıha çivilenir. Çarmıh dikleştirilir özellikle elleri, ayakları ve cinsel bölgesi başta olmak üzere bedeninden akan kanlar kase veya bardaklarda toplanır. Sonunda çocuk, kılıç, mızrak veya hançer kalbine saplanarak öldürülür. Ölü beden çarmıhtan çıkarılıp gizlenir veya yok edilir, fakat bazen de kara büyü yapmak için kullanılır.

İlk hikâyelerde dini törenin tek amacı çocuğu öldürmekti fakat zamanla hikâye şeklini değiştirip kan toplamaya dönüştü. İlk toplu zulme sebep olan kan iftirası Norwichli William (ö. 1144) hikâyesidir. Bu hikâye William'ın kanının toplanmasından veya cinayetin dini amaçlı yapılmasından bahsetmez. Lincolnlü Küçük Aziz Hugh'nun (ö. 1255) hikâyesine göre, oğlanın ölüsü çarmıhtan çıkarılıp masaya serildi. Hepatoskopi gibi okült nedenlerle karnı yarılıp iç organları boşaltıldı. Trestolu Simon'un (ö. 1475) hikâyesinde ise çocuğun yüksek bir yer üzerinde baş aşağı tutulup kanının toplandığı vurgulanır.

Amerikan tarihçi Walter Laqueur'e göre;

"Toplamda yaklaşık 150 kan iftirası kaydedilmiştir (binlerce söylentiyi saymıyoruz bile) ve bu tarih boyunca Yahudilerin tutuklanıp öldürülmesiyle sonuçlandı; çoğu Ortaçağ'da gerçekleşti... Olayların hemen hemen hepsinde gerek linç yoluyla gerekse de işkence sonrası mahkeme yoluyla Yahudiler öldürüldü."[8]

Yahudi geleneğinde kan ve kurban uygulamasının esası değiştir

Antisemit işkence ve insan kurban hikâyeleri Yahudilik öğretilerine ters düşmektedir. Tora'daki On Emir cinayeti yasaklar. Ayrıca herhangi bir canlının yemekte kanının kullanılması kaşer kurallarına aykırıdır. Kurban edilen hayvanların kanları tüketilemez; kanın akıtılması ve toprakla örtülmesi gerekir.[9] Levililer kitabına göre kurbanın kanı sadece Kudüs Tapınağı'ndaki altara konulabilir -ki Hristiyanların başlattığı kan iftiraları döneminde Tapınak bulunmamaktaydı. Bunun yanı sıra, insan etinin tüketimi de kaşer kurallarına aykırıdır. Hayvan kurbanı antik Yahudilikte yer alırken Tanah ve Yahudi öğretileri insan kurbanının şeytani olduğunu ve pagan Kenanlılarla İbraniler arasındaki fark olduğunu belirtir.[10][11] Yahudilerin bu tip ibadetlerde bulunması yasak olup bu tür ibadetlere bulaşanlar cezalandırılır.[12][13][14][15] Hatta Kohenlerin ölünün bulunduğu odada dahi bulunması yasaktır.[16]

Mitin kökeni değiştir

İbrani Üniversitesi Profesörü Israel Jacob Yuval'ın 1993'te yayınladığı makale, kan iftiralarının 12. yüzyılda Birinci Haçlı seferinde Hristiyanların Yahudiler ile ilgili görüşleri nedeniyle ortaya çıkmış olabileceğini savunur. Bazı Yahudiler zorla din değiştirmektense çocuklarını öldürüp intihar etmeyi yeğlemişlerdir. Yuval'ın araştırmasına göre çarpıtılmış Hristiyan raporlarında eğer Yahudiler kendi çocuklarını öldürebiliyorlar ise pekala Hristiyan çocukları da öldürebilecekleri belirtilmiştir. Yuval, Yahudiler içe kapanık yaşadıklarından Avrupa Hristiyanlarının yarattığı kan iftiralarının bir Hristiyan fantezisi olduğu görüşüne karşı çıkar.[17][18]

Başlıca olaylar değiştir

Yahudilerin kan iftiralarıyla yargılanması 1. yüzyılda başlayıp modern zamanlara kadar devam etmektedir. Aşağıda bunlardan bazıları işlenmiştir.

Antik çağ değiştir

Kan iftirasının kökenleri 1. yüzyılda yaşamış Greko-Mısır yazar Apion zamanına kadar dayanmaktadır. Apion, Yahudilerin Yunanları tapınaklarında kurban ettiğini iddia etti.[4] Apion'un anti-Yahudi karalamalarına ve çamur atmasına Poseidonius ve Apollonius Molon'un görüşleri eklendi.[19] Sonuç olarak İskenderiye'de 38 yılında saldırılar düzenlendi ve binlerce Yahudi öldü.[20] Sokrates Skolastikus (5.yy), İsa'nın ölümüyle dalga geçercesine bir grup sarhoş Yahudinin Hristiyan bir çocuğu çarmıha gerip çocuk ölene kadar başına musallat olduklarını belirtir.[21]

Ortaçağ değiştir

Kindlifresserbrunnen ("Çocuk Yiyen Çeşmesi")

Norwichli William isimli erkek çocuğu bıçaklanmış bir şekilde bulununca Norwich Yahudilerine kan iftirası atıldı. Efsane bir külte dönüştü, William'a şehitlik unvanı verildi ve yerel kiliseye hacca gelen kalabalık kiliseye varlıklarını sundular. Kalabalık, 1189'da I. Richard'ın taç giyme törenine katılan Yahudi heyetine saldırdı. Bunu, Londra ve York'taki Yahudi katliamları takip etti. Kaleye sığınan birkaç Yahudi dışında Norwich Yahudilerinin hepsi evlerinde 6 Şubat 1190'da öldürülmüş bulundu. Ardından, Yahudiler 1290'da Sınır dışı etme fermanıyla İngiltere'den kovuldular ve 1655'e kadar geri dönmelerine izin verilmedi. 1171'de kan iftirasına maruz kalan Blois Yahudi cemaatinden 31 kişi (bazı kaynaklara göre 40 kişi) yakılarak öldürüldü.[22]

Dönemin ilk kan iftirasıyla ilgili bilgiler Cantimpreli Thomas'ın Bonum Universale de Apibus (ii. 29, § 23) metninde bulunur. Thomas, "Hemen hemen kesindir ki her sene Yahudi cemaat ve şehirler, hangi cemaatin diğer cemaatlere Hristiyan kanı göndereceklerini belirlerler" diye yazdı. Thomas, Yahudilerin peygamberlerinin (sözde) emrini yanlış yorumladığını, dökülecek kanın herhangi bir Hristiyanın değil İsa'nın kanı olması gerektiğini söyledi.

Lincolnlü Küçük Aziz Hugh'un hikâyesi Geoffrey Chaucer tarafından aktarılmasından sonra ün kazandı. Beatrice isimli bir kadının sekiz yaşındaki Hugh isimli oğlu Lincoln'de 31 Temuuz 1255'te kayboldu. Çocuğun kir içindeki cesedi 29 Ağustos'ta Kopin isimli bir Yahudinin kuyusunda bulundu. Lexington'lu hakim John'un kendisine hayatını bağışlayacağını söyleyince Kopin, Hugh'un Yahudilerce çarmıha gerildiğini ve Yahudilerin Lincoln'de bu amaçla toplandığını itiraf etti. İngiltere Kralı III. Henry, hakim John'un sözüne rağmen Kopin'i idam ettirdi. 91 Yahudi Londra'ya gönderildi; 18'i idam edildi ve geri kalanlar Fransiskanların araya girmesiyle serbest bırakıldı.[23]

Pforzheim'de yedi yaşındaki bir kızın cesedi nehirde bir balıkçı tarafından bulundu. Yahudilerden şüphe duyuldu. Yahudilerin cesedin yanına getirilmesiyle cesetteki yaralardan tekrar kan akmaya başladı; cesedin yüzü kızardı ve ceset kollarını kaldırdı. Bu mucizelerin yanı sıra, kızını Yahudilere satan sapkın kadının ifadesi alındı. Olağan yargı sistemi uygulanmadı; burada adı geçen "sapkın kadının" katilin kendisi olma ihtimali vardır. Yargı sistemi tek celsede Yahudileri suçlu buldu.[24] Weissenburg'da bir mucize Yahudileri suçlu bulmak için kanıt olarak kullanıldı. Suçlamaya göre, Yahudiler, cesedi nehirde bulunan bir çocuğu baş aşağı asıp arterlerini kesip kanını topladı. Mucize o ki, alınan önlemlere rağmen cesetten kan beş gün boyunca aktı.

Oberwesel'de de "mucizeler" Yahudiler aleyhine tek kanıt olarak kullanıldı. 11 yaşındaki Werner'in cesedi Rhine nehrinde akıntının tersine gidip Bacharach'a kadar vardı. Buna istinaden Oberwesel ve buraya yakın yerel Yahudi cemaatleri 1286-1289 yılları arasında şiddetlice cezalandırıldılar. Yahudilerin müracaatları üzerine İmparator I. Rudolph, Yahudilere bu yapılanların yanlış olduğuna dair ferman verdi ve cesedin yakılıp küllerinin rüzgarda savrulması emrini verdi. 1423'te Konrad Justinger "Vakayiname"sinde Bern'de 1294'te Rudolp isimli çocuğun Yahudiler tarafından işkence edilip öldürüldüğünü yazdı. 1888'de pastör Jakob Stammler, bu olayın tarihsel olarak imkansız olduğunu açıkladı.[25] Bir varsayıma göre Kindlifresserbrunnen ("Çocuk Yiyen Çeşmesi") Bern'de 1294 dini cinayetine istinaden yapılmıştır.

Rönesans değiştir

Brückenturm'den 18. yüzyılda çizildi.
Üstte: Öldürülen Trentolu Simon.
Altta: "Judensau" - Dişi domuzla sapık ilişkiye giren Yahudiler.

Babası tarafından, iki yaşındaki Trentolu Simon'un yerel Yahudi cemaatince kaçırılıp öldürüldüğü söylendi. Yerli Yahudilerden 15'i ölümle cezalandırılıp yakıldı. Aziz gözüyle bakılan Simon hakkındaki bu kanaat; Papa V. Sixtus tarafından 1588'de tasdiklendi. Simon'un azizliği dört asır sürdü ve 1965'te Papa VI. Paulus tarafından geri çekildi; Papa gerekçe olarak cinayetin Hristiyan radikaller tarafından işlendiği görüşünü öne sürdü.

La Guardia'nın Kutsal Çocuğu olarak da bilinen Toledolu Christopher'ın iki Yahudî ve üç konverso (Yahudilikten Hristiyanlığa geçenler) tarafından öldürüldüğü iddia edildi. Toplam sekiz kişi idam edildi. Günümüzdeki kabule göre[26] XV. yy. İspanyol Engizisyonu'nun çıkardığı Elhamra Kararnamesi ile Yahudilerin İspanya'dan kovulması için uydurulan bir iddiadır. 1805'te Papa VII. Pius tarafından azizleştirildi fakat sonradan bu sıfat geri alınmasına rağmen bazılarınca hâlâ aziz olarak kabul edilmektedir.

Trentolu Simon'un hikâyesi (1475), Hartmann Schedels (1493)

Tyrnau'daki (bugünkü Trnava, Slovakya) olaylarda ise Yahudî kadın ve çocuklara işkence yoluyla saçma ve imkânsız şeyler itiraf ettirildi. İmkânsız olayların itiraf edilmesi, bu kişilerin gördükleri işkenceler sonunda ölmeyi tercih ettiklerini göstermektedir. Erkeklerin âdet gördükleri, bu saçma itiraflardan biridir; bu da Yahudilerin Hristiyan kanı içtiklerini gösterdiğini "kanıtlıyordu".

Bazin'de (bugünkü Pezinok, Slovakya) dokuz yaşındaki bir çocuğun işkence sonucu kan kaybından ölmesi sebebiyle 30 Yahudî; suçlarını itiraf etti ve yakılarak öldürüldüler. Olayın gerçek yüzüyse sonradan ortaya çıktı. Çocuğun sağ olduğu ve olayın suçlayıcısı olan Bazin Kontu Wolf tarafından kaçırıldığı anlaşıldı. Wolf'un bunu yapmasındaki sebep, Yahudi kreditörlerden kurtulmak istemesiydi.

Barok değiştir

Innsbruck yakınındaki Rinn'de Andreas Oxner (veya Anderl von Rinn) isimli bir çocuğun Yahudi tüccarlarca satın alındığı, şehrin yakınındaki bir ormanda öldürüldüğü ve kanının özenle kaselerde toplandığı söylendi. 17. yüzyılda bu konuyla ilgili bir kült kurulana kadar daha önce (cinayet işlenmeden) kan çekildiği kan iftirasının bir parçası olmamıştı. Rinn kilisesinde bulunan 1575 yılına ait abartılmış metinlerde vaftiz babasının aldığı paranın yapraklara dönüştüğü ve çocuğun mezarında zambak olarak açtığı aktarılmaktadır. Bu kült, varlığını, Innsbruck piskoposu 1994'te resmi olarak yasaklayana kadar sürdürdü.[27]

Rus Ortodoks Kilisesi'nin tek çocuk-azizi Zverki köyünden altı yaşındaki Belostoklu Gavrîl'dir. Kilise tarafından desteklenen efsaneye göre, ebeveynin uzakta olduğu bir ara Pesah bayramından çocuk evinden kaçırıldı. Bialystok Yahudisi Shutko, çocuğu Bialystok'a getirmek, sivri nesneleri ona saplamak, dokuz gün boyunca kanını çekmek, sonra çocuğu Zverki'ye götürüp bir tarlaya bırakmakla suçlandı. Bir kült oluştu ve çocuk 1820'de azizleştirildi. Arda kalan kalıntılar bugün hala hac olarak ziyaret edilmektedir. 27 Temmuz 1997'de Azizler Gününde Belarus televizyonları bu hikâyenin gerçek olduğuna dair bir film yayınladı.[28] Beyaz Rusya'da bu kültün tekrar canlanmasının insan hakları ve dini özgürlük uluslararası raporunda antisemitizm adına tehlikeli bir risk olduğu ifade edildi[29][30][31][32][33] ve BMMYK'ya gönderildi.[34]

Modern değiştir

  • 1840 Şam olayı: Şam'da Şubat ayında Katolik rahip Thomas uşağıyla birlikte öldürüldü. Şam Yahudi cemaati dini cinayet işlediği gerekçesiyle suçlandı.
  • 1840 Rodos kan iftirası: Osmanlı hakimiyeti altındaki Rodos'ta Yahudiler, bir Yunan Hristiyan çocuğu öldürmekle suçlandı. Suçlama, yerel hükûmet ve Rodos'taki Avrupa temsilcileri tarafından desteklendi. Bazı Yahudiler tutuklanıp işkence gördü ve Yahudi mahallesine 12 gün boyunca blokaj uygulandı. Osmanlı hükûmeti tarafından yapılan araştırmada Yahudiler suçsuz bulundu.
  • Mart 1879'da, Gürcistan'da 10 Yahudi bir dağ köyünden Kutais'e getirilip bir Hristiyan kız çocuğunu öldürmek gerekçesiyle yargılandı. Dava, zamanında Gürcistan'ın bir parçası olduğu Rusya'da ilgi topladı. Vestnik Evropy ve Sankt-Peterburgskie Vedomosti gibi basın kuruluşları karanlık çağlardan kalan önyargıların sivil devletlerin modern yargı sisteminde bulunmasından kaynaklanan şaşkınlığı dile getirdi. Novoye Vremya gazetesi ise bilinmeyen gelenekleri olan karanlık garip Yahudi sektler olduğu imasında bulundu.[35] Dava beraatle sonuçlandı ve doğu bilimcisi Daniel Chwolson kan iftirasını tekzip eden bir makale yayınladı.
  • 1882 Tiszaeszlar kan iftirası: Macaristan'ın Tiszaeszlar köyündeki Yahudiler, Eszter Solymosi isimli bir Hristiyan kızın ölümünden sorumlu tutuldu. Bu dava, ülkedeki antisemitizmin yükselmesindeki ana sebeplerdendir. Sanıklar sonunda beraat etti.
  • 1899 Hilsner Davası: Avare bir Yahudi olan Leopold Hilsner, Anežka Hrůzová isimli 19 yaşındaki Hristiyan bir kadının boğazını keserek öldürmekle suçlandı. Davanın saçmalığı ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun ilerici olmasına rağmen Hilsner ölüme mahkûm edildi. Ardından başka bir Hristiyan kadının öldürülmesiyle suçlandı. 1901'de cezası ömür boyu hapse çevrildi. Dönemin önde giden Avusturya-Çek filozofu olan müstakbel Çekoslovakya cumhurbaşkanı Tomáš Garrigue Masaryk, Hilsner'in savunmasının öncülüğünü yaptı. Sonradan bu sebeple Çek medyası tarafından suçlandı. Mart 1918'de, Hilsner, Avusturya İmparatoru I. Karl tarafından affedildi. Gerçek suçlular bulunamadığı için adı hiçbir zaman temize çıkamadı.
  • 1903 Kişinev pogromu: Antisemit bir gazetede Mikhail Rybachenko isimli Hristiyan bir çocuğun Dubasari kentinde ölü bulunduğunu ve onu Yahudilerin matsalarında kanını kullanmak üzere öldürdüğünü yazınca Yahudi karşıtı ayaklanmalar başladı. Pogrom sonucunda 49 Yahudi öldü, yüzlercesi yaralandı ve 700'den fazla ev yağmalanıp yıkıldı.
  • 1910 Şiraz kan iftirası: İran'da Şiraz Yahudileri yalan yere Müslüman bir kızı öldürmekle suçlandı. Yahudi mahallesinin tamamı talan edildi, 12 Yahudi öldü ve yaklaşık 50 Yahudi yaralandı.
Kiev'de antisemit broşür, 1910:
"Hristiyanlar, çocuklarınıza sahip çıkın!!! 17 Mart'ta Yahudi Pesahı olacaklar."
  • Kiev'de bir fabrika müdürü olan Yahudi Menahem Mendel Beilis, matsa'da kanını kullanmak üzere bir Hristiyan çocuğu öldürmekle suçlandı. Jürilerinin hepsinin Hristiyan olduğu ses getiren bu davada 1913'te beraat etti.
  • 1928'de New York'un bir köyü olan Massena'da Yahudiler Massena kan iftirasına maruz kalıp bir Hristiyan kızı öldürmekle suçlandı.
  • 1946'da, Polonya'da Holokost'tan kurtulanlara kan iftirası sebebiyle Kielce pogromu uygulandı.
  • Suudi Arabistan Kralı Faysal (hkm: 1964-1975) Paris'li Yahudilerine karşı kan iftirasında bulundu.[36]

Günümüz değiştir

  • Londra merkezli Arapça Al-Hayat gazetesi, 21 Ekim 2002 nüshasında Siyon Matsası'nın sekizinci baskısına girdiği ve kitabın İngilizce, Fransızca ve İtalyancaya tercüme edildiğini duyurdu.
  • 2003'te özel bir Suriye film şirketi Aş-Şatat ("Diaspora") isimli 29 bölümlük bir dizi yarattı. Dizi, 2003'ün sonunda Lübnan'da Hizbullah'a bağlı Al-Manar isimli uydu televizyon kanalından yayınlandı. Siyon Liderlerinin Protokolleri kitabını baz alan dizide Yahudilerin dünyayı yönetmek için komplo teorileri düzenlediği, Hristiyan çocukları kaçırıp kanlarından matsa yaptığı anlatıldı.
  • Ocak 2005'te, Rusya'nın bir meclis kamarası olan Devlet Duması'nda 20 vekil Yahudilere karşı kan iftirasından bulundu. Genel Savcılıktan "bütün Yahudi örgütlerinin yasaklanması"nı istedi. Her Yahudi örgütünün radikal olduğunu savunan vekiller Yahudileri "anti-Hristiyan ve zalim olmakla, ve ibadetlerinde dini cinayet uygulamak" ile suçladı.
  • Nisan 2005'te, 9 ila 12 yaşlarında beş çocuk ortadan kayboldu. Çocukların yanmış cesetleri Mayıs 2005'te Krasnoyarsk (Rusya) kanalizasyonunda bulundu. Suç ifşa edilmedi ve Ağustos 2007'de incelemenin 18 Kasım 2007'ye kadar uzatıldığı bildirildi.[38] Bazı Rus milliyetçi gruplar, çocukların, ibadetleri gereği Yahudiler tarafından öldürüldüğünü beyan etti.[39][40] "Beş yüzün mektubu" yazarı milliyetçi M. Nazarov, Pesah'ta çocukları öldürüp kanlarını toplayan Hasidik sekti suçladı. M. Nazarov ayrıca ibadet gereği cesedi örtmektense dışarı atıldığını iddia etti. "Rus Halkları Birliği", yetkililerden Yahudileri incelemelerini, sinagoglarla sınırlı kalmayıp matsa üreten fırınları ve ofislerini teftiş etmelerini istedi.[41][42]
  • İsrail İslami Hareketi kuzey kolu lideri Raid Salah 2007'de Yahudilerin, çocuk kanlarından ekmek yaptığını belirten bir demeç verdi: "Biz, kutsal ay Ramazan'da orucumuzu bozarken kanla yoğrulmuş ekmekleri asla kullanmayız", "Her kim daha çok açıklama isterse, Avrupa'da, [Yahudi] kutsal ekmeğine eklenen kanların sahibi çocuklara ne olduğunu sorsun" dedi.[43]

Kınama değiştir

1553 veya 1554 sonlarında, Osmanlı Sultanı I. Süleyman bir ferman yayınlayıp resmi olarak Yahudilere yapılan kan iftiralarının geçersiz sayılacağını bildirdi.[44]

2003'te, Hüsnü Mübarek'in baş danışmanlarından biri olan Osam Al-Baz, Mısır gazetesi Al-Ahram'da bir dizi makale yayınladı. Al-Baz, işlediği konular içinde Yahudilere yapılan kan iftirasının kökenine değindi. Dediğine göre, bazı Arap yazarlar ve medya "hatalı ırkçılık yapıp ve Avrupa'da doğan mitleri baz alıp" Yahudilere saldırmaktadır fakat Araplar ve Müslümanlar kitlesel olarak asla antisemit olmamıştır. Halkı, kan iftirası "mit"inin içine düşmemesi için teşvik etmeye çalışmıştır.[45]

Katolik Kilisesi'nin görüşü değiştir

Katolik Kilisesi, kan iftirasına ve ölen çocukların adına oluşturulan kültlere karşı tarih boyunca çeşitli tavırlar takınmıştır.

  • Papa IV. Innocentius 5 Temmuz 1247'de Almanya ve Fransa'yı kan iftirasına karşı önlem almaya çağırdı.[46][47]
  • Papa X. Gregory kan iftiralarını kabul etmediğini belirten bir mektup yayınladı.[48]
  • 1985'te şehit Andreas Oxner'ın kemikleri kiliseden çıkarıldı. Oxner'ın adına yaratılan kült 1994'te Piskopos Reinhold Stecher tarafından resmi olarak yasaklandı.

Kaynakça değiştir

İlgili metinler değiştir

Dış bağlantılar değiştir